Eğer 30'lu yaşlarınızda, üstelik de evli bir kadınsanız "Çocuğun var mı?" sorusuna verdiğiniz cevap olumsuz ise nasıl tepkilerle karşılaşacağınızı tahmin edebilirsiniz. Size üzülenler, sorunun sizde mi yoksa kocanızda mı olduğunu merak edenler, tüp bebek tedavisi önerenler… Diyelim ki bu tepkiler karşısında çocuk sahibi olmamayı tercih ettiğinizi söylediniz. Bu sefer de sorumsuzlukla, kariyeriniz yüzünden buna vakit ayır(a)mamakla veya çocukları sevmemekle suçlanabilirsiniz. En nihayetinde çocuk dediğin evin neşesi ve onsuz bir aile düşünülemez, öyle değil mi?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'de doğurganlık oranı 2010 yılında 2.08 iken 2018'te bu oran 1.99'a düşüyor. Amerika'da bir araştırma merkezinin yayınladığı rapora göre, 1970'li yıllarda her on kadından biri çocuk sahibi olmazken 2010 yılında her beş kadından biri çocuk sahibi olmuyor. 2006-2010 yılları arasını konu edinen bir rapora göre ise 15-44 yaşları arasındaki kadınların %6'sı gönüllü olarak çocuk sahibi olmamayı tercih ediyor.
Gönüllü çocuksuzluk; koşullar dolayısıyla değil, kişinin kendi tercihleri doğrultusunda çocuk sahibi olmaması anlamına geliyor. Bu nedenle çocuk sahibi olmayı tercih etmeyen kadınlar için "çocuksuz" ifadesi yerine İngilizce'de childfree olarak geçen gönüllü çocuksuz tabirini kullanmak daha makul görünüyor. Araştırmalara göre çocuk sahibi olmamayı tercih eden kadınlar, bazı demografik özellikler açısından koşullar nedeniyle çocuk sahibi olamayan kadınlardan ayrılıyor. Gönüllü çocuksuz kadınlar, genellikle eğitimlerinde uzmanlaşıyor ve kendilerini kişisel ve kariyer hedeflerine ulaşmaya adıyorlar.
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı tarafından yürütülen bir araştırmada, kişilerin çocuk sahibi olma motivasyonlarını ve çocuğa atfettikleri değeri anlamak amacıyla geniş bir katılımcı kitlesiyle mülakatlar düzenleniyor. Araştırma sonucunda anne babanın çocuğa ekonomik (yaşlandığımda bana bakar), psikolojik (çocuğun büyüdüğünü görmekten duyulan haz) ve sosyal (soy isminin devam etmesini sağlamak) olmak üzere üç ana değer atfettiği bulunuyor. Görüldüğü üzere çocuğa yüklenen anlamlar tek bir boyutla açıklanmıyor. Bir çift evlendiğinde "aile" olabilmenin gereği olarak onlara anne-baba rollerini de atıyoruz ve evli çiftleri yalnız yaşayan birine kıyasla daha fazla sorumluluk alacak olgunlukta görüyoruz. Çocuğa atfedilen değerin ve evli çiftlerden beklentilerin yanı sıra bir de toplumsal cinsiyet rolleri kadınlara sürekli olarak anne olmaları gerektiğini, anne olmanın ulaşabilecekleri en yüksek mertebe olduğu algısını dayatmaya devam ediyor. Eğer devlet politikaları içerisinde nüfus artırma gayesi varsa politikacılar tarafından bile annelik propagandası yapılabiliyor. "Çalışıyorum' diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkar ediyor demektir." ifadelerinde görüldüğü üzere erkek politikacılar kadınlığın tanımı yapıyor, kadınlık ve anneliğin eş değer olduğunu vurguluyorlar. Tüm bu sebeplerle kendi tercihleri doğrultusunda çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar, toplum normlarından sapmış oluyor ve toplum tarafından daha az sorumluluk sahibi ve daha çok bencil olarak görülmeleri de muhtemel oluyor.
2016 yılında Amerika'da yürütülen bir çalışma, çocuk sahibi olup olmamalarına göre kadınlara yönelik algının, davranışların ve duyguların değişip değişmediğini araştırıyor. Araştırma sonucunda anneler ve koşullar nedeniyle anne olamamış kadınların daha sevgi dolu algılandığı bulunuyor. Anneler insanlarda yardım etme isteği uyandırıyorken çocuk sahibi olmak isteyip olamamış kadınlar acıma duygusu uyandırıyor. Gönüllü çocuksuz kadınlar ise kıskançlık, iğrenme gibi duygular uyandırıyor. Türkiye'den çeşitli şehirlerden 322 katılımcıyla düzenlenen bir araştırma sonucunda ise daha cinsiyetçi insanların gönüllü çocuksuz kadınlara karşı daha fazla olumsuz ön yargıya sahip olduğu bulunuyor. Katılımcılar aile olabilmek için çocuk sahibi olmak gerektiği düşüncesini de daha çok destekliyorlar. Daha yüksek öğrenim seviyesine sahip ve daha genç insanlar ise gönüllü çocuksuzluğa karşı daha olumlu bir yaklaşım sergiliyor.
Oldukça kişisel olan çocuk sahibi olup olmama kararı aslında birçok faktörden etkileniyor. Yukarıda bahsettiğimiz üzere anne olmayı tercih etmeyen kadınlar birçok soru, tepki ve ön yargıya maruz kalabiliyorlar.